Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin başını çektiği ve şimdilik medya üzerinden devam eden saldırıların ise Amerika'daki demokrasileri savunma vakfı tarafından düzenlenen "Katar ve İhvan İlişkisi, bir terör meselesi" başlıklı konferanstan sonra yaşanmaya başlaması dikkat çekti. 

 

Suudi Arabistan'ın resmi yayın organlarından biri olarak görülen el-Arabiya kanalının ve haber sitesinin genel yayın yönetmeni Turki ed-Dakhil, Katar ile Körfez ülkeleri arasında yaşanan krize işaret ederek Katar'ın İran ile iş tutarak gerek Irak'ta gerekse Yemen'de hatta belli oranlarda Suriye'de bile Körfez ittifakını arkadan bıçakladığını ileri sürdü.

 

Suudi Arabistan açısından büsbütün ve ayan beyan ilan edilmiş bir düşmanlık anlayışının yarım yamalak bir arkadaşlıktan daha evla olduğunu dile getiren Turki ed-Dakhil, Katar'ın Körfez işbirliğine sağladığı kısmi faydadan vazgeçebileceklerini ve Katar'ı düşman saflarına itebileceklerinin mesajını verdi. 

 

Öte yandan Trump'ın onur konuğu olarak katıldığı Riyad zirvesinde "İtidal" adıyla açılışı yapılan sözde aşırıcılıkla mücadele merkezinin dünya genelinde İhvan-ı Müslimin yanlılarını ve destekçilerini endişelendirdiğini belirten Turki ed-Dakhil, doğrudan doğruya İhvanı kastederek "Tabi ki endişelenecekler çünkü bu merkez onları hedef alacak" ifadelerini kullandı. 

 

Diğer taraftan Katar meselesi, Amerikan düşünce kuruluşlarında gündeme taşınan ve Amerikan medyasında son bir aydır sürekli olarak hakkında yazılar yazılan bir mesele olarak göze çarpıyor. Körfez ülkelerinin Katar'ı hedef alan saldırılarının arkasında da doğrudan Amerikan çıkarları olduğu net bir şekilde teşhis edilebiliyor. 

 

Amerikan Newsweek dergisinde 11 Mayıs tarihinde yayınlanan bir makalede Amerika'nın bölgedeki en büyük askeri üssü olan el-Udeyd üssüne ev sahipliği yapan Katar'ın aynı zamanda bu üssün 2 sokak yukarısında Hamas'ın siyasi bürosuna ve yine bu üsse bir taş atımlığı mesafede Taliban'ın siyasi ofisine ev sahipliği yaptığı belirtilerek ilginç bir noktaya değinildi. Taliban ve Hamas'ın Amerikan çıkarları açısından sorun teşkil ettiğinin net bir dille ifade edildiği yazıda Katar'ın mevcut durmunu değiştirmesi gerektiği belirtildi. 

 

Amerikan Foreign Policy dergisinde yayınlanan bir başka makalede ise Katar'ın yine bölgesel denklemde Hamas ve İhvan'ı himaye eden yapısına sözlü saldırılarda bulunularak Katar'ın uluslararası arenada el-Kaide ile olan bağlarının açığa çıkmasını engellemek için üzerine düşeni yapması gerektiği vurgulanıyor. 

 

Son olarak 23 Mayıs'ta Amerikan Demokrasileri Savunma Vakfı tarafından düzenlenen "Katar ve Müslüman Kardeşlerin Küresel İlişkileri" başlıklı bir oturumda ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ed Royce, Katar’ın İhvan’ı desteklediğini belirterek, mevcut siyasetin değişmemesi durumunda ABD’nin Katar’da bulunan askeri üslerini nakil edebileceğini dile getirdi. 

 

Demokrasileri Savunma vakfının düzenlediği konferansta Katar'ın İhvanı Müslimine ve onun Filistin'deki uzantısı olan Hamas'a siyasi olarak kanat germiş olmasının türlü riskleri beraberinde barındırdığı ifade edildi ve Amerikan kongresinin dünya genelinde sahip olduğu çeşitli yaptırım kanalları üzerinden Katar'ı bazı şeylere mecbur etmesi gerektiği belirtildi. Katar'ın yapması gereken şeyleri yapmaya ikna olmaması durumunda ise farklı bedeller ödeyebileceği dillendirildi. 

 

Tüm bunların yanı sıra Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad el Sani geçtiğimiz Cumartesi günü, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'yi telefon ile arayarak Katar'ın karşılaştığı bu baskıcı tavırlar karşısında İRan ile Katar arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi çağrısında bulundu. Ruhani'nin de benzer niyetlerle mukabelede bulunduğu telefon görüşmesi, İran ile Katar arasında yeni bir sayfanın açılıp açılmayacağı konusunda merak uyandırdı. 

 

KUDÜS HABER