Erib Ullah - Dania Akkad - Middle East Eye
Michael Wolff’un Trump yönetiminin ilk dokuz ayını ve Beyaz Saray’ın tehditlerini, skandal belgelerle gözler önüne seren “Ateş ve Öfke”, Trump’ın dış politikasını da “Karman çorman bir tasavvur” şeklinde özetliyor.
Donald Trump, söz konusu kitabı, “yalanlarla” ve “yanlış aktarımlarla” dolu şeklindeki sözlerle başından savdı.
Trump’ın konuyla ilgili twiti şöyleydi: “Beyaz Saray’a bu düzmece kitabın yazarıyla görüşülmemesi emri vermiştim (aslında birkaç kere geri çevirdim). Onunla kitap için hiç görüşmedim. Tamamı yalan ve yanlış aktarımlara ve hiç olmayan kaynaklara dayalı. Bu adamın geçmişine bakın! Ona ve Pasaklı Steve’e ne olduğunu görün”
Fakat Wolff, bu twitinden sonra Amerikan başkanına satışların artmasına vesile olduğu için teşekkür etti. Kitap, manşetlerde ve reklamlarda yer alan tarihten dört gün önce raflardaki yerini almıştı bile.
Michael Wolff’un twiti: “Başlıyoruz. Yarından itibaren alabilir (ve okuyabilirsiniz). Teşekkürler Sn. Başkan.”
Kitap, Trump’ın yakın çevresinin geçmiş üç başkanın Ortadoğu hakkında bütünüyle yanlış yaptığını” ileri süren ifadeleri de içeren - Trump’ın Suriye üssüne yönelik ateş emri vermesinden, Suud Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Amerika’nın “bir numaralı adamı olması” serüvenine kadar…- geniş bir kapsama sahip.
İşte Trump’ın Ortadoğu vizyonuna ve onu açıklayan iç çekişmelere ilişkin kitaptan öğrendiğimiz temel maddeler:
1. Trump ve Muhammed bin Selman İçin Kazan-Kazan
Wolff, Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman (MbS) ile Trump ve ailesi arasındaki sinerjiyi iki tarafında ne yaptıkları hakkında pek bir şey bilmiyor oluşlarındaki ortaklık zemininde açıklıyor.
Kitapta “Kushner’in bir arkadaşının şöyle söylediği aktarılıyor: MbS, kendisini [Jared] Kushner’e onun Suud krallığındaki adamı olarak takdim ederken yatılı okulun ilk gününde tanışan biri gibiydi”.
MbS, Trump ekibine “cidden iyi haberler” vereceğine dair güvence verdikten sonra Trump’ın da MbS’ye kanı kaynamış ve MbS’yi Beyaz Saray’a davet etmişti.
“Siyasetin sert yönü işte. MbS, Trump’ın bu davetini krallık içinde kendi iktidarı için bir fırsat olarak kullanıyordu. Beyaz Saray ise durumun böyle olmadığını savunarak, aslında MbS’nin de önünü açıyordu.
“Buna karşılık MbS de Trump’ın ilk yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan’a gerçekleştirmesi durumunda, ‘kazançlı çıkacak’ diyerek; bir dizi anlaşma ve açılış tertip edileceğinin sözünü vermişti.”
2. Trump, MbS’nin Katar’a Bulaşmasına Yeşil Işık Yaktı
Muhammed bin Selman’ın “Katar’a sataşması” ve Suud kraliyet ailesi ve işadamlarına yönelik operasyon, Trump sayesinde başlamıştı. Wolff şöyle yazmış:
“Başkan, dış politika teamüllerine meydan okuma manasına gelmeyecek olsa da onları görmezden gelerek, Suudilerin Katar’a zorbalık yapma planına olur vermişti. Trump’a göre, Katar terör örgütlerin ekonomik destek sağlıyordu. Fakat aynı şekilde tarihi bir arka plana sahip olan Suudilere göz yumuyordu. (Ona göre Suud kraliyet ailesinin yalnızca bazı üyeleri böylesi bir destek verme geçmişine sahipti.)
Trump, Riyad’ı ziyaret ettikten birkaç hafta sonra arkadaşlarına MbS’nin veliaht prensliğe yükselmesi ve tahta geçecek kişi olması sürecini kendisinin ve Kushner’in inşa ettiğini söyleyecekti.
3. Barış Görüşmelerinde Bannon-Kushner Savaşı
Trump, damadı Jared Kushner’e Ortadoğu barışı dosyasını vererek ona zor bir iş emanet ettiğinin farkındaydı.
Fox Haber spikeri Tucker Carlson “bu karar, Kushner’in lehine olmadı” diyerek espri yapmıştı Trump ile çıktığı bir programda. Trump ise “biliyorum” diyerek bu espri karşısında oldukça keyiflenmişti.
“Trump, onu Yahudi olduğu için diğerlerinden ayırıyor, Yahudi olduğu için ödüllendiriyor, Yahudi olduğu için aşılması zor engelleri onun üstüne yıkıyor. Yahudilerin pazarlık/müzakere konusunda kabiliyetli oldukları varsayımı üzerinden bunları yapıyordu. Trump Kushner hakkında konuşmaya başlarken Henry Kissinger’a atıfta bulunuyor ve “O, Kushner’in yeni Kissinger olma yolunda ilerlediğini söylüyor” diyordu.”
Bu arada Kushner, Trump’ın baş stratejisti Steve Bannon’un bir anti Semitist olduğu sonucuna varmış ve onu barış dosyasından alma konusunda “tereddüt etmemişti”. Bannon, “daimi olarak Kushner’in yeteneklerini ve hal ve hareketlerini küçümseyen” Sheldon Adelson ile yakın ilişki içindeydi. Buna rağmen Trump, Kushner’e Adelson ile temasta kalmasını salık veriyordu. Bu durum da kısır bir döngü oluşturuyordu.
Wolff, “Bannon’un İsrail’de güçlü bir pozisyona sahip olması, Ortodoks bir Yahudi olarak büyümüş olan Kushner’i çok şaşırtıyordu” diye yazıyor. “Kushner için, Bannon’un sağcı refleksle sergilediği ve Trump’ın benimsediği İsrail savunması, bir çeşit doğrudan kendisini hedef alan anti-Semitik bir jujitsu tekniği idi.”
4. “İlk Gün Kudüs”
Kitapta, Beyaz Stratejisti Bannon’un Fox News’in eski CEO’su Roger Ailes’e Trump’ın “daha ilk günden elçiliği Kudüs’e taşıma” niyeti olduğunu söylediğini yazıyor. Ailes ile sıcak bir akşam yemeği sırasında Bannon, Trump’ın Ortadoğu’yu nasıl yeniden şekillendireceğini anlatmıştı:
“Batı Şeria’yı Ürdün’e verelim. Gazze’yi Mısır alsın. Buralarla onlar başa çıksın. Ya da çıkmasınlar! Suudiler uçurumun kenarında, Mısırlılar da öyle.. Hepsi Perslerden korkuyorlar. Yemen, Sina, Libya… Bu çok kötü bir şey. Rusya’nın bu denli kilit olmasının sebebi de bu… Rusya o kadar kötü mü? Kötü! Ama dünya bütünüyle kötü adamlarla dolu”.
Ailes, Bannon’un kendisine aktardığı bu cümleleri daha sonradan Wolff ile bir araya geldiği başka bir akşam yemeğinde aktarmış.
5. Türkiye: Trump’tan Emin Değil
Geçiş sürecinin başlarında, üst düzey Türk bir yetkilinin Beyaz Saray’ı etkileyebilmek için ABD’nin önemli bir işadamına “gerçekten karmaşık yollarla” ulaştığını yazıyor kitap.
Yetkili, “Türkiye’nin ABD karşısında ABD’nin Türkiye’deki askeri varlığı konusunda baskılayarak mı yoksa başkana Boğazda dillere destan arazi vererk mi avantaj kazanacağını” soruyor.
Türkiye, çok kez girişimde bulunsa da Temmuz 2016’daki darbe girişiminin arkasında bulunan isim olduğu iddia edilen Fettullah Gülen’in iadesi konusunda lobi yapmakta zorlandı.
6. Trump’ın İran Nefretinin Kökeni
Trump’ın İran’a karşı sarf ettiği düşmanca sözler, onun dış politikasının tam olarak özeti. Wolff, Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn’in etkisiyle İran’ın “kötü adam olduğunu” öğrendiğini yazıyor.
Flynn ayrıca Trump’a “İran’a karşı çıkan her kim varsa o “iyi adamdır”” formülünü fısıldamıştı.
7. Ortadoğu: Sadece Dört Aktör
Trump’ın yakın çevresi Ortadoğu’yu “dört oyuncu” etrafına indirgedi: Mısır, İsrail, Suudi Arabistan ve İran.
Trump yönetimi ilk üç ülkenin Tahran karşısında birleşeceğine inandı ve Mısır ile Suudi Arabistan’ın da İran konusunda anlaştıkları takdirde Amerika aleyhinde iş tutmayacağını düşündü. Wolff, Ortadoğu’ya karşı geliştirilen bu yeni bakış açısını şöyle aktarıyor:
“Karman çorman bir tasavvur. Bannon’un yalnızcılığı (herkese bulaşan bir lanet var ve uzak durulması gerek), Flynn’in İran karşıtlığı, (bütün dünyanın zehri ve pisliği mollaların üzerinde) ve son olarak Kushner’in Kissinger’cılığı (bütünüyle aklını ona kiraya vermek gibi değil ama 94 yıllık bir tecrübenin izinden gitme vazifeşinaslığı)”.
8. Trump, Suriye’ye Saldırmaya Nasıl Karar Verdi?
4 Nisan 2017’de Han Şeyhun’a düzenlenen kimyasal saldırı sonrasında Trump beklenmedik bir karar alarak, Suriye ordusuna ait bir hava üssüne misilleme olsun diye Tomahawk füzeleri ateşledi.
Wolff, Trump’ın ilk başta kararsız olduğunu fakat sürecin sonrasında nasıl geliştiğini yazıyor:
“O gün öğleden sonraydı. Ivanka [Trump] ve [ulusal güvenlik danışmanı yardımcısı] Dina [Powell], Bannon’un hazırladığı ağzından köpükler çıkan çocuk resimlerinden oluşan bir sunumu başkana gösterdiler. Trump bu resimlere birkaç kez baktı. Trump, hipnoz olmuşa benziyordu. Bannon, o anda Trump’ın resmen eriyip yumuşadığını gördü.”
6 Nisan’daki yoğun toplantı serüveninin ardından Trump, bir gün sonrası için saldırı emri vermişti.
“Toplantı bitip karar alındığında, Trump canlanmıştı. Uçakta gazetecilerle buluştu. Her zamanki muzip havasındaydı fakat Suriye konusunda atılacak adıma dair bir açıklama yapmamıştı.”
Saldırı gerçekleştiğinde Trump, Çin cumhurbaşkanını Florida’daki Mar-a-Lago konutunda ağırlamaktaydı. Her şey bittiğinde, Trump ve bazı danışmanları fotoğrafçılara poz verdiler. Fakat Wolff’un yazdıklarına göre “Steve Bannon, sert bakıyordu. Sahnedeki neşenin sahteliğinden ötürü kızgındı.”
Trump’ın dış politikası, özellikle Ortadoğu politikası genelde öngörülemez olarak bilinirdi. Fakat bu konuda, “ulusal güvenlik kadrosu rahatlamıştı. Öngörülemeyen başkan öngörülebilir hale gelmiş, yönetilemez adam yönetilmişti.”
9. Müslüman Yasağı: Bannon Havaalanlarında Protestolar Olsun İstedi
Beyaz Saray Stratejisti Steve Bannon, inatla, belli ülkelerdeki Müslümanların ABD’ye girişini yasaklayacak tasarıyı imzalatmak için çabalıyordu. Fakat bir problem vardı.
“Bannon, kanunları ve kuralları değiştirecekti ama bunu nasıl yapacağını gerçekten bilmiyordu. Bu sınırlama, onları engellemek için kullanılabilirdi. Süreç onların düşmanıydı. Sadece yapması gerekiyordu; nasıl olacağı önemli değildi. Biran önce yapılmalı ve güçlü bir karşı tedbir olarak hayata geçirilmeliydi.”
Wolff’un kitabında yazanlara göre Bannon, hiç bilgisayar kullanmazmış, bu yüzden Beyaz Saray siyaset danışmanı Stephen Miller’ı görevlendirmiş ve “internette bir tasarı nasıl hazırlanır konusunu araştırmasını istemiş”.
27 Ocak’ta karar imzalandığında, Beyaz Saray’daki görevliler bu işin neden Cuma gününe yani havaalanlarının en kalabalık olduğu güne ve çok sayıda protestocunun toplanmasına fırsat veren güne denk geldiğini öğrenmek istemişler.
Bannon ise “İşte bu yüzden. Havaalanında kar taneleri gözükmeli ve isyanlar başlamalı” demiş.
10. Dışişleri Bakanı Haley, BM Büyükelçisi Powell mı?
Üst düzey bir Beyaz Saray personeli tarafından “Lucifer kadar hırslı” şeklinde tanımlanan BM elçisi Nikki Haley, Trump’ın çalışma halkasına Ivanka tarafından el verilerek “arkadaş kontenjanından” girmiş.
Wolff, Haley’in Trump hakkında yalnızca bir dönem -o da eğer olabilirse- başkan olacağı öngörüsünde bulunduğunu ve “ardından ona mirasçı olabilmeyi” düşündüğünü aktarıyor. Fakat Trump’ın Haley konusundaki fikirleri farklıydı.
“Haley, dış politika ve ulusal güvenlik ekibi içinde giderek artan biçimde edindiği etkin pozisyon göz önünde bulundurularak Trump ailesi tarafından Rex Tillerson’un neredeyse kesin gibi görünen istifası sonrasında dışişleri bakanlığına getirilecek isim olarak seçilmişti. (Bu görev değişiminde Haley’den boşalacak BM koltuğuna da Dina Powell oturtulacaktı.)”
Bannon ise Haley’in Trump’ı zekası ile alt etmesinden korkuyordu ve Tillerson’un CIA şefi Mike Pompeo ile değiştirilmesi yönünde baskı kurmaya çalışıyordu ya da en azından istifasını bekliyordu.
11. Altın Golf Arabaları…
O meşhur küre üzerinde birleşmiş eller pozuyla akıllara kazınan Trump’ın ilk yurt dışı ziyareti sırasında damat Jared Kushner ve eşi Ivanka, altın golf arabalarıyla dolaştırıldılar. Suudiler, Trump’ın onuruna düzenledikleri törenlere 75 milyon $ harcadılar ve Trump’ı taht gibi bir koltukta ağırladılar.
“Başkan, arkadaşlarına bunun ne kadar kolay ve olağan bir şey olduğunu söylemek için Amerika’yı arayıp, Obama’nın her şeyi nasıl bu denli ters yüz ettiğine inanamadığını aktardı.”
(Çeviren: Enes Berat GÜRLER)
KUDÜS HABER