Yurt dışı ziyaretler durağının ilki olan Kahire’de Suudi veliaht prens Muhammed bin Selman, darbeci general Abdülfettah Sisi tarafından karşılandı.
Ziyaret, Muhammed Bin Selman’ın Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi olarak düzenlediği ilk yurt dışı ziyaret olarak kayıtlara geçti.
Ziyaretin ilk gününde Bin Selman Sisi’yle dört anlaşmaya imza attı.
Mısır basını, çevre kirliliğini azaltmaya dönük bir takım anlaşmalar yapıldığını belirtirken tarafların ayırca Suudi Arabistan’daki Kamusal Yatırımlar Fonu ile Mısır Yatırım Fonu arasında ortaklık kurulması noktasında mutabık kaldıkları da belirtildi.
Öte yandan bu ziyaret ilginç anlara da sahne oldu. İlk kez Kıpti Kilisesi’nin dini lideri Papa Theodoros’la bir araya gelen Bin Selman, burada ılımlı islam’la ilgili mesajlar verdi.
Suudi Veliahd Prensi Muhammet bin Selman, Kıpti Kilisesi Dini Lideri Papa Teodoros ile Kahire’deki merkezinde bir araya geldi.
İslam’ın daha ılımlı biçimini desteklemek, veliaht prensin Kraliyet içerisinde gerçekleştirmeyi hedeflediği vaadlerden birisi olarak biliniyor.
Mısırlılar, basın ve kameraların önünde verdiği pozun Bin Selman’ın reformist vaadleriyle uyum arz ettiği konusunda hemfikir.
Ancak Ilımlı İslam’ı yaygınlaştırma kararı alan Muhammed bin Selman’ın siyasi özgürlükler konusunda tam tersi bir noktada olduğu da su götürmez.
Bin Selman, Kıpti Kilisesini ziyareti sırasında “Kıpti Hıristiyanlar, Müslümanlar için çok değerlidir. Müslümanlar Kıpti Kilisesi’nin oynadığı vatansever rolü bilmelidir” ifadesini kullandı.
Bin Selman, Mısır’da IŞİD güçlerinin Kıptilere ve Kiliselere yönelik saldırılarına atfen “bizim için değerli olan şehitleriniz için taziyelerimizi iletiriz” dedi.
Öte yandan Ezher de bir açıklama yaparak Suudi Arabistan’ın İslam ve Müslümanların hizmetinde olduğunu iddia etti.
Ezher’in yazılı olarak yaptığı açıklamada Suudi veliaht prensin, Suudi Arabistan’ın Ezheri takdir ettiği Ezher Rektörü’nün itidal ve hoşgörü kültürünün yayılmasına sağladığı katkıdan duyduğu memnuniyeti dile getirdiği aktarıldı.
Öte yandan Mısır’la S. Arabistan arasında imzalanan ve Sina yarımadasının güneyinde yer alan bir alana yapılması planlanan 500 milyar dolarlık yatırım anlaşmasıyla ilgili olarak kamuoyunda ve sosyal medyada yoğun tartışmalar yaşanıyor. Mısırlılar, Tiran ve Sanafir adalarından sonra Suudi yönetimine para karşılığında yeni bir toprak parçasının verilmesinin söz konusu olup olmadığı sorusunu yöneltti.
Zira Neom Projesi çerçevesinde Sina yarımadasının güneyinde bin kilometre karelik bir alanın turizm alanı olarak tahsis edilmesi söz konusu.
Bu dev alan içerisinde turizm tesislerinin, 1 büyük 4 küçük şehir, 50 Kamp, serbest ticaret bölgesi olacağı bildirildi.
Uzmanlar S. Arabistan’ın konuyla ilgili Mısır yönetiminin suskunluğunu koruduğuna işaretle konuyla ilgili açıklamaların S. Arabistan’dan geldiğine dikkat çekti.
Uzmanlardan biri, Suudi yönetimine bu kadar büyük bir alanın tahsis edilmesinin risklerine dikkat çekerken bu arazi üzerinde herhangi bir özel mülkün bulunup bulunmadığını sordu. Bu tavizin amacını sorgulayan mısırlı uzmanlar, genel olarak bu bölgenin nasıl yönetileceğini de sorguladı. Uzmanlar ayrıca bu tavizin Yüzyılın Anlaşması’yla bir ilgisini olup olmadığını da sorgulamanın gerekliliğine işaret etti.
The Guardian: “Bin Selman, imajını düzeltmeye çalışıyor”
Bu arada The Guardian gazetesi, Suud veliahtı Muhammed bin Selman’ın Kahire ile başlayan Londra ve Washignton ile devam edecek olan ziyaretlerinin amacına ilişkin bir analize yer verdi.
Bin Selman’ın yanlışlarla geçmiş bir yılın ardından yapacağı bu ziyaretlerinde zedelenen imajını düzeltmek için çaba harcayacağını kaydetti. Veliaht prensin ikili bir ajandası olduğuna dikkat çekilen yazıda, bir taraftan beraberinde getireceği karlı tekliflerle muhataplarının aklını çelmeye çalışırken diğer taraftan da uluslararası arenada yara almış olan itibarını düzeltmeye çalışacağını ifade etti.
Ülkede Bin Selman döneminde yapılan güç gösterisinin dost düşman herkesi şaşırttığını belirten gazete, babasından aldığı mutlak yetkiyle hareket eden Bin Selman’ın 40 yıldır neredeyse ülkede hiçbir alanda değişikliğin yapılmadığı bürokrasi ve devlet yapısını reforme etmekle görevlendirildiğine dikkat çekti.
Makalede Riyad yönetiminin Katar krizinin mimarı olduğunu belirtirken Lübnan Başbakanı Saad Hariri’nin zorla alıkonduğunu ve istifaya zorlandığına işaret etti. Makalede ayrıca aylık maliyeti 8 milyar dolar olan Yemen bataklığına girilmesinin ardından 10 binden fazla Yemenli sivilin hayatını kaybettiğine dikkat çekilirken Suudilerin Yemen’de düşmüş oldukları çıkmazın da aşılması zor olduğu belirtildi.
Ayrıca Suudilerin 2003’ten bu yana nüfuzu durmadan gelişen İran’ın gücünü kırmada başarılı olamadıklarının bir gerçek olduğuna dikkat çekildi.
Hanedan içerisinde kimsenin Bin Selman’ın ajandasını eleştirmeye cesaret edemediği belirtilirken Suudi Arabistan içerisinde Yemen’deki savaşın Hizbullah’ı durdurma savaşı olarak görüldüğü ifade edildi.
Guardian’ın yayınladığı makalede ayrıca Muhammed bin Selman’ın, Beyaz Saray’daki geleceği belirsiz olan ABD Başkanı Donald Trump ve onun damadı Kushner’le yaptığı ittifakın ilkesel bir yanlış olduğuna dikkat çekildi.
Suudi Veliaht Prens Bin Selman’ın Lübnan Başbakanı Hariri’yi zorla Riyad’da alıkoyup istifaya zorlandığında bunun bölgede sarsıntıya neden olduğunu belirten gazete, İngiltere ve başka batılı ülkelerin Riyad’a diplomatlar, istihbarat yetkilileri göndererek Bin Selman’a nasihatte bulunduğunu kaydetti.
KUDÜS HABER