Anshel Pfeffer -Haaretz
İsrail, Kürtlere iyilik yapmıyor!
Kürtlerin bağımsızlığına karşı çıkmak için taş kalpli olmak lazım. İran, Irak, Suriye ve Türkiye’deki zorba liderlerin tahakkümü altında yüzyıllarca kanlı sıkıntılara maruz kalmış bir halktan söz ediyoruz. Her türlü asimilasyon ve sindirme çabasına rağmen, kendi kimliklerine ve dağlarla kaplı vatanlarına sıkı sıkıya sahip çıkan bir halktan. Kürdistan’ın da her bir parçasını işgal eden bu dört ülke kadar var olmaya hakkı vardır. Bu tarihi bir haktır. Eğer bir referandumun haklılık ve geçerliliği savunulacaksa; bu, geçtiğimiz Pazartesi günü Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde gerçekleştirilen bağımsızlık referandumu olmalıdır.
Her birimiz Kürdistan’ın özgürlüğünden yana olmak zorunda olsak da son haftalarda Başbakan Benjamin Netanyahu’nun ve diğer birçok İsrailli siyasetçinin Kürtlerin bağımsızlığına verdiği destek, hem zamansızdı hem de pek akıllıca değildi. Neden diye sorulacak olursa; referandum denilen süreç öz itibariyle halkın ne düşündüğüyle ilgilidir. Bu referandumun sonucu neredeyse bağımsızlık yönünde bir garanti sunarken; peşinen “evet” oyuna yatırım yapmak göz göre göre bir başka ülkenin içişlerine müdahale etmek anlamını taşıyor.
İsrail ile Kürt halkı arasındaki tarihi dostluk bağlarından ziyade, İsrail’in Kürtleri niçin desteklediği ortadadır. Kürdistan bölgesi, İran, Irak ve Suriye’nin kesiştiği stratejik bir nokta konumundadır. İran’ın Lübnan Hizbullah’ına destek vermek için kurmayı ümit ettiği “Şii Hilali” denilen koridorun üzerinde. İran sınırında kurulacak özgür ve İsrail yanlısı bir Kürdistan yalnızca İran’ın düzenini bozmakla kalmayacak aynı zamanda bölgede önemli ve büyük bir stratejik varlık ortaya koyacak. Fakat İran ile birlikte Irak ve Türkiye de bu bahisteki Kürdistan’ın kurulmasını engelleme konusunda kararlı görünüyorlar. Çünkü Irak, petrol zengini olan bölgenin elinden çıkmasını istemiyor. Türkiye ise kendi sınırları içinde yaşayan Kürtlerin sayısal çoğunluğundan ve gelecekte atabilecekleri adımlardan endişe ediyor.
İsrail’in verdiği ya da vermesi gereken desteğe gelecek olursak; İsrail, KBY ile doğrudan toprak komşuluğuna bile sahip değil. Ama İran, KBY ile uzunca bir sınıra sahip ve doğrudan müdahale edebilecek pozisyonda. Bu yüzden İsrail, Kürdistan’a ancak örtülü bir destek sağlamalı daha fazlasını değil.
Irak’ın kuzeyindeki Kürtler, bağımsızlık oylaması lehte bir sonuçla neticelenmiş olmasına rağmen henüz bir devlet kurmuş değiller. Denize hiçbir kıyısı olmayan özerk bölgenin etrafı, Irak’tan ayrılmasına karşı çıkan ülkelerle çevrili. Dünya ile ticaretini sürdürebilmesi için İran, Irak ya da Türkiye’den bir şekilde müsaade almak zorunda. Ama bu üç ülke çoktan sınır kapılarını ve hava sahalarını Kürdistan’a kapattılar. Kürdistan’ın gerçek olabilmesi için bu üç ülkeden en az bir tanesinin bağımsız Kürdistan fikrine sıcak bakması gerekir. Bu yüzdendir ki ABD ve diğer Batılı ülkeler, Kürdistan’ın bağımsızlığını ilkesel olarak desteklemelerine rağmen, referandumun yapılması konusunda Kürtlere beklemelerini tavsiye ettiler.
Bu süreçte İsrail’in vereceği destek de boş bir hamleden öteye geçmez. Yani bu desteğin Kürtlere hiçbir faydası olmaz. Kürdistan’ın şehirlerinde son günlerde dalgalanan İsrail bayrakları belki bölgede “dostlarımız varmış” gibi güzel duygular hissettirmiş olabilir. Fakat İsrail’in Kürdistan’ı doğarken öldürmek isteyen Türkiye ve İran’a karşı sahte umutlar vermekten başka yapabileceği hiçbir şey yok.
Kürtlerin bu noktadaki tek seçeneği sabırlı bir şekilde diplomasi yürütüp Irakla sistematik bir ayrılış sürecini, kendisine düşman olan komşularıyla da ticari ilişkilerini müzakere etmektir. Türkiye ve Irak üzerinde baskı gücü olan ABD’nin sahne gerisinde bu yönde çok büyük yardımları olabilir. İsrail, Trump yönetimini Türkiye ve Irak üzerindeki etkisini kullanması için mutlaka harekete geçirecektir. Fakat, Kürtlerin bağımsızlık referandumunu destekleyen tek ülke olarak İsrail, bu adımla Kürtlere iyilik yapmış olmadı.
(Çeviri: Enes Berat GÜRLER)
KUDÜS HABER