Areeb Ullah - Middle East Eye
İbrahim Ebu Süreyya… İnternette bir anda takdir ve taziye toplayan 29 yaşındaki Filistinli… Gazze sınırında Cuma günü İsrailli askerlerin saldırısında şehid oldu…
Gazze Şeridi’nde şiddetlenen olaylar esnasında Siyonist bir askerin ateşlediği kurşunun kafasına isabet etmesi neticesinde oracıkta can verdi İbrahim…
2008 yılındaki 22 günlük Furkan savaşında iki ayağını da kaybeden Süreyya, Gazze’de düzenlenen İsrail karşıtı gösterilere o engelli haline rağmen sürekli olarak katılmasıyla meşhurdu.
Protestolar sırasında elektrik direklerine tırmanıp Filistin sancağını en yükseğe dikmesiyle tanınıyordu daha çok. İbrahim, yapıp ettiklerini “sakatlığa rağmen direnmek gerek” şeklinde özetliyordu.
Şehadetinden iki gün önce, Filistinli aktivistler onun çatışma meydanında oradan oraya koşuştururkenki görüntülerini kayda almışlardı. Tekerlekli sandalyesi olmadan; elleri üzerinde…
O videoda, İbrahim tüm Filistinlileri, Amerika ve İsrail’e karşı meydanlara inmeye çağırıyordu.
“Bu topraklar bizim. Vazgeçmeyeceğiz. Topraklarımızı kimseye vermeyeceğiz. Amerika, kararından vazgeçmeli” diye haykırıyordu İbrahim…
“En önemlisi ise işgalci Siyonist orduya Filistin halkının gücünü göstermek ve zillete boyun eğmeyeceğini kanıtlamak için bu meydanlara geliyoruz” diyordu İbrahim…
Meydanların yılmaz bekçisi ve Filistin sancağının en kabiliyetli taşıyıcısı olan İbrahim’in Cumartesi günkü cenaze törenine binlerce kişinin katılması bekleniyor.
Cansız bedeni cenaze töreni için kefenlenmiş haldeyken görüntülendi en son.
6’sı kız, 5’i erkek kardeşi olmak üzere onun eline bakan 11 aile ferdini geride bıraktı İbrahim.
Ayaklarını kaybetmeden önce kendi küçük teknesiyle denize açılıp günde 15 ila 19 dolar kazanan mağrur bir balıkçıydı İbrahim.
Ayaklarını kaybettikten sonra ise Gazze’de içinde yaşadığı mülteci kampında o engelli haline rağmen araba yıkayarak para kazanma gayreti içindeydi.
Annesi de babası da yüksek tansiyon ve diyabet rahatsızlığından ötürü çalışamıyor ve para kazanamıyordu.
Aylık elektrik, kira ve su faturaları için 248 dolar ödemesi gerekiyordu. Bu meblağ, Filistin hükümetinin gaziler için ödediği miktarın çok üzerindeydi.
İbrahim bu yılın başlarında Şihab Ajansı’na verdiği röportajda hayırseverlere seslenmiş “keşke, en azından kira ödemek zorunda kalmayacak şekilde bir evim olsa. Bazı iyi insanlar çıksa da bana yardım etse. Avrupa ülkelerinden, Arap ülkelerinden biri çıksa bana yardımcı olsa. Protez bacaklara sahip olabilmem için birileri bana destek olsa da bunun için yurt dışına gidebilsem. Ama oralara gitmek bile çok pahalı” demişti.
Gün, onun için sabah 7’de başlardı. Malzemelerini yanına alır, eski kovasını tekerlekli sandalyesine bağlar ve Gazze sokaklarında yıkayacak bir araba bulmadan önce su kuyruğuna girer ve kovasını doldururdu. Sonrasında ise yıkanacak bir araba bulabilmek için dolaşmaya başlardı.
Jantları, tekerleri ve arabaların alçak kısımlarını yıkadıktan sonra ellerini kullanarak kaportanın üzerine çıkıyor ve yıkama işine arabaların üstüne çıkarak devam ediyordu.
Sakatlık konusunda mevzu açıldığında araba sahiplerinin kendisine iş yapmadan para vermesini kesinlikle kabul etmiyordu.
“Ben bir serseri ya da dilenci değilim. Çalışabiliyorum ve hayatımı kazanabiliyorum” diyordu Süreyya…
“Bakmayın benim engelli bedenime ve sakat bacaklarıma. Yapabildiğim bir işim var. Dünyanın sonu değil. Hayat devam ediyor” diyordu…
(Çeviri: Enes Berat GÜRLER)
KUDÜS HABER