İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlanan 2021 yılına yönelik strateji raporunda, orduyu etkileyen iç siyasi krizler ve İran’ın bölgedeki müttefiklerinin artan kapasitesi nedeniyle ulusal güvenlik tehditlerinin arttığına vurgu yapıldı.
Enstitü tarafından her yıl yayınlanan strateji raporunda, 2021 yılı için izlenecek politikalara ve tavsiyelere yer verilirken, geçtiğimiz yıl İsrail’in ulusal güvenlik dengesinde bozulma olduğu belirtildi.
Raporda bu bozulmanın nedeninin yaşanan iç siyasi kriz, Covid-19 salgını ve İran’ın nükleer anlaşmadan çekilmesiyle birlikte askeri ve nükleer kapasitesini geliştirmesinden kaynaklandığı kaydedildi.
“İsrail'in İran'a karşı niteliksel askeri üstünlüğünün erimeye devam etmesi, İran’ın hassas füze projesini ilerletiyor ve onu gelişmiş silah yasağından kurtarıyor” denilen raporda, Arap ve İslam ülkeleriyle normalleşme anlaşmalarının devam etmesi vurgulanarak, "Normalleşme anlaşmaları ve ABD'nin desteği ulusal güvenliğin temel direkleridir. Bu nedenle, bu ilkelere uyulmalı ve İsrail ile komşuları arasındaki barış ve normalleşme çemberini genişletmeye ve ABD ile sağlam bir stratejik ittifak sürdürülmeye çalışılmalıdır” ifadelerine yer verildi.
Raporda İran’ın Suriye’de konuşlanmasına ve İran’ın Lübnan ve bölgede liderlik ettiği hassas füze projesine karşı eylemlere devam edilmesi tavsiyesinde bulunulurken, İran, Suriye, Irak ve Lübnan’daki binlerce hassas füzenin İsrail için ön büyük stratejik tehdit olduğu ve bu tehdidin çökertilmeye çalışılması gerektiği vurgulandı.
İsrail’in çoklu cephelerde savaşa hazır olması tavsiyesinde bulunulan raporda, savaşın meydana gelmemesi için siyasi çözüm ve alternatiflerin de ihmal edilmemesi gerektiği ifade edildi.
İran ile nükleer anlaşmaya dönülmesinin İsrail için çok tehlikeli olduğu ve ABD’nin yeni yönetimiyle çatışmasız bir diyalog benimsenmesi gerektiğinin kaydedildiği raporda, Corona dönemi ve Corona sonrasındaki büyük güçler arasındaki rekabetle uyumlu hareket etme, ABD ile teknoloji ittifakının peşinde koşma, Amerikan yönetimi ile koordine içerisinde hareket etme ve Çin ile ilişkileri yönetmenin önemine odaklanıldı.
İsrail’in normalleşme anlaşmalarını Suudi Arabistan ve Endonezya gibi pragmatist Arap ve İslam ülkeleriyle devam ettirmesi gerektiğinin belirtildiği raporda, Ürdün, Mısır ve Filistin yönetimiyle de ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiği kaydedildi.
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin yönetilmesi gerektiğinin ifade edildiği raporda, Türkiye’nin Hamas’ı desteklediği ancak buna karşılık İsrail’le ekonomik ilişkilerini geliştirdiği kaydedilerek, Türkiye’nin İsrail karşıtı söylemine rağmen İsrail için direkt savaş tehdidi oluşturmadığı ve Türkiye konusunda Biden yönetiminden istifade edilmesi gerektiği belirtildi.
Raporda, "Çin konusunda uzmanlık tabanını genişletmeliyiz. Moskova ile diyalog ve onun Suriye'de bize sağladığı hareket özgürlüğünü korumalıyız” denildi.
İsrail’in iç siyasi krizlerinin işgal ordusunun plansızlığına neden olduğu vurgulanırken, ordunun iç siyasi krizlerden uzak tutulması gerektiği bildirildi.