İsrail Medyasından Yedioth Ahronot'ta çıkan haberi olduğu gibi aktarıyoruz:

İsrail Silahlı Kuvvetleri, Golan Tepeleri'nde çok cepheli terörist istilasını simüle eden büyük tatbikat yaptı
Yoav Zitun 

Israil Silahlı Kuvvetler Kuzey Komutanlığı, 7 Ekim savaşından bu yana bölgede yapılan en büyük tatbikatı Golan Tepeleri'nde tamamladı. Tatbikatta, Hizbullah ve İran destekli grupların ani, çok cepheli bir saldırı düzenlediği İsrail’in en kötü senaryosu canlandırıldı.

Perşembe günü sona eren iki günlük simülasyon, Suriye’den İsrail’in kuzey sınırını aşan binlerce silahlı teröristin sürpriz kara istilasına karşı ordunun hazırlığını test etmeyi amaçladı. Senaryo, hiçbir istihbarat uyarısının bulunmadığını varsayarak, İran’la olası bir savaşta İsrail’in her yönden eşzamanlı saldırılarla; yoğun roket atışları ve koordine kara sızmalarıyla karşı karşıya kalabileceği korkusunu yansıttı.

IDF'nin değerlendirmelerine göre, şu anda Suriye ve Irak’ta İran destekli gruplara bağlı on binlerce silahlı unsur konuşlanmış durumda ve bu unsurlar pikaplarla Golan sınırına saatler içinde ulaşabilir. Tatbikatta, bölgede yeni kurulan savunma altyapısının, takviye kuvvetler gelene kadar bu kuvveti durdurup durduramayacağı test edildi.

Tatbikatın merkezinde, son aylarda Suriye sınırının hemen karşısında inşa edilen ve her biri yüzlerce asker tarafından korunan dokuz yeni IDF tabur karakolu vardı. Bu karakolların önemli bir siyasi yönü de var: Yeni Suriye rejimi, 1975’teki ve Suriye iç savaşında çöken ateşkes anlaşmasını yeniden yürürlüğe koymak için İsrail’in bu noktalardan çekilmesini talep ediyor. Görüşmeler sürse de henüz ilerleme sağlanmadı.

Tatbikat boyunca Kuzey Komutanlığı subayları, bu karakolların kitlesel bir istila durumunda orduya hayati zaman kazandırıp kazandırmayacağını değerlendirdi. Sonuç netti: “Suriye tarafındaki bu yeni karakollarda konuşlu birlikler, takviye birliklerinin konuşlandırılması, yerel acil durum timlerinin devreye sokulması, sınır savunmasının güçlendirilmesi ve hava gücünün istilayı durdurması için bize birkaç saat kazandırıyor,” dedi kıdemli IDF subayları.

Orta Doğu’daki değişen dinamikler, tatbikat sırasında daha önce görülmemiş anlara da sahne oldu. Geçici IDF irtibat subayları, karakollara yakın Suriyeli köy liderleriyle doğrudan iletişim kurarak, uçak seslerinin ve kontrollü patlamaların gerçek bir çatışma değil, tatbikatın bir parçası olduğu konusunda bilgilendirme yaptı. Ayrıca, İsrail mevzileri arasında kalan Suriyeli sivillerin çapraz ateşte yaralanabileceği, bu durumda İsrail güçleri tarafından tahliye edilip tedavi edileceği senaryolar da tatbik edildi. UNDOF (uluslararası barış gücü) ile de gelecekte bir anlaşma sağlanması durumunda sükûnetin yeniden tesisi için koordinasyon yapıldı.

Simüle edilen istila, sınırın yaklaşık 65 kilometrelik bir bölümünü kapsadı—bu, Gazze sınırından yaklaşık 20 kilometre daha uzun bir alan—ve teröristlerin şiddetli çatışmalardan sonra İsrail karakollarını aşarak sızdığı birçok noktayı öngördü. 210. Tümen askerleri, İsrailli sivillerin Suriye topraklarına kaçırıldığı uç senaryoları da içeren tatbikatta hava desteği, hızlı takip ve 7 Ekim’den çıkarılan derslerle kurulan yeni hava kuvvetlerine bağlı acil kurtarma birimlerinin konuşlandırılmasını da çalıştı.

Kuzey Komutanlığı, Suriye topraklarında oluşturulan “kırmızı bölge”nin, istilacı güçlerin çoğunun İsrail’e geçmeden önce etkisiz hâle getirilmesini sağlayan kritik bir tampon bölge olduğunu vurguladı. Sadece birkaç durumda teröristlerin sızmayı ve rehin almayı başardığı, bu durumlarda “Army of the Skies” adlı özel kurtarma protokolünün devreye sokulduğu ve İsrail topraklarındaki rehinelerin kurtarıldığı belirtildi.

Önemli bir politika değişikliği olarak, IDF artık sadece seçkin özel kuvvetleri değil, normal piyade taburlarını da sivil yerleşimlerdeki rehine senaryoları için eğitmeye başladı. Tatbikat esas olarak, nehir yatakları gibi doğal arazinin sızmaları tespit etmeyi zorlaştırdığı güney Golan’a odaklandı. Yine de, kuzey Golan’da Majdal Şems’in karşısındaki Hadr köyü civarında da sızma senaryoları canlandırıldı. Bu köy, Suriye’deki Dürzi azınlığı hedef alan aşırı milis tehditleri nedeniyle IDF koruması altında.

Güney Golan’a odaklanmanın bir başka nedeni de bölgedeki istikrarsız nüfus. Bölgede yüzlerce kişi El Kaide bağlantılı ve daha önce IŞİD yanlısı gruplara ev sahipliği yaptı. Suriye’nin orta ve kuzeyindeki köylüler silahlarını IDF’ye teslim etmişken, güneydekiler son dönemde silahsızlanmayı reddetti. Son iki haftada, 210. Tümen bölgede İran destekli terör hücrelerinde artış tespit etti ve Suriye topraklarında iki “alışılmadık” tutuklama operasyonu düzenleyerek direniş göstermeyen şüpheli militanları İsrail’e sorguya getirdi.

“Kuzey Komutanlığı’ndan bir subay, “Ayrıca kitlesel kayıplar ve kayıp şahıslar senaryolarını, 7 Ekim’den sonra şekillenen yeni protokollerle sağlık ekiplerimizle tatbik ettik,” dedi. “Suriye rejimiyle yanlış hesap veya gerilimi önlemek için nasıl iletişim kurulacağını da prova ettik. Batı Şeria’daki gibi özel bir koordinasyon birimi Golan’da hâlâ yok, bu yüzden çoğu çaba komuta ve diplomatik düzeyde yürütülüyor.”

IDF, artık çok katmanlı bir savunma stratejisiyle çok cepheli saldırıları kademeli olarak durdurmayı hedefleyen yeni bir muharebe doktrinine göre hareket ettiğini bildirdi. Bir kıdemli subay, “Aksi bir siyasi karar olmadığı sürece, bu bölgede silahlı olan herkes potansiyel tehdittir. Ve biz de ona göre hareket ediyoruz. Herkes hedefimizdedir,” dedi.

KUDÜS HABER AJANSI (KHA)