ABD yönetiminin Fars Körfezi'ndeki bazı Arap ülkelerine paket halinde silah satışı planladığı, Donald Trump'ın onayına sunulacağı açıklandı.Beyaz Saray konu hakkında doğrudan yorum yapmaktan kaçınsa da çalışmalar hakkında bilgisi olan Amerikalı bir yetkili çalışmalardan bahsetti. Buna göre ABD'nin yeni hükümeti sırasıyla Suudi Arabistan'a yüksek hassasiyetli füze teknolojisi ve Bahreyn'e de milyar dolarlar değerinde F-16 savaş jeti satışını onaydan geçirmeye çalışıyor.
Trump'ın göçmenlerin ülkeye girişinin engellenmesi, Suriye'de uçuşa yasak bölgenin savunulması ve İran'ın füze programıyla ilgili oldukları suçlamasıyla bazı şirketlere yaptırım uygulaması gibi dış politika kararlarının yanında bu silah satış haberleri Amerikan yönetimindeki yetkililerin düşmanlarıyla topyekün savaş için dostlarıyla sarsılmaz birliğin sınırlarını yenilemeye doğru gittiği görüntüsünü veriyor.
Bu yeni politikanın arkasındaki büyük ve küçük hedefleri irdelediğimiz zaman ABD'nin Batı Asya'daki yeni stratejisi (eğer buna strateji denilirse) hakkında daha net bir anlayışa sahip olabiliriz.
ABD'nin ekonomik durumunda iyileşme
Ekonomistlerin büyük bölümü eski Başkan Obama yönetiminin ülkeyi 2008 ekonomik krizinden çıkarmak için getirdiği çözümlerin nispeten başarılı olduğunu vurgulasa da Trump Amerikan halkının zarar görmüş ve memnuniyetsiz kesiminin güvenini ve oylarını almayı başardı. İşsizlik, ülkenin birbirine geçmiş altyapısı ve Çinli firmaların Amerikalılarla yaptıkları anlaşmalardan elde ettikleri karlar gibi Amerikan ekonomisinin hoşnutsuzluk kaynaklarına işaret etmesi bu başarıyı getirdi.
Diğer yanda seçim kampanyası sırasında Trump'ı destekleyen lobinin büyük bir bölümü ABD silah endüstrisi idi. Bu endüstri Obama hükümetinin ekonominin bu sektörünü denetleme ve kısıtlama politiklarına da karşıydı. Söz konusu petrol zengini Arap ülkelerinin Amerikan silah şirketleri için çekici ve karlı bir pazar olduğu düşünülürse Trump hükmeti Fars Körfezi Arap ülkelerine iki önemli sebepten silah satmaya çalışmaktadır: birincisi, seçim kampanyası sırasındaki vaatlerini yerine getirmek için istihdam yaratmak ve ekonomik kalkınma; ikincisi de Amerikan silah üreticilerinin memnuniyetini kazanmak.
Hesaba katılması gereken bir nokta daha var: ABD'nin Arap müttfikleri arasında; örneğin Mısır ile Suudi Arabistan, Katar ile Suudi Arabistan ve Katar ile Mısır arasındaki rekabetler. Bu durumda bir tarafa silah sağlamak diğer tarafın daha fazla askeri harcama yapmasına sebep olmaktadır. Bu rekabetin nihai kazananı ise Amerikan silah üreticileridir.
Washington'un bölgedeki müttefiklerine yeni hükümetin dış politika değişikliği hakkında mesaj göndermek
Önceki başkan Obama, iktidarının son aylarında Suudi Arabistan ve Bahreyn'deki insan hakları durumları hakkında uluslararası örgütlerin gündeme getirdiği endişelerin ardından Arap müttefiklerine silah satışını yasaklamıştı. Trump'ın silah satış kararı ise işte bu olayların ardından geldi. Böylece bu ülkeler ile Batı Asya'daki İsrail başta olmak üzere diğer müttefiklere verilen ilk mesaj yeni Amerikan yönetiminin yaklaşım tarzının değiştiği ve müttefiklerinin savaş suçlarına ortak olmakla damgalanmayı umursamadığıdır.
Diğer bir açıdan da silah satışının onaylanması Trump'ın yeni politikasının hazırlığı olabilir. Şöyle ki; Fars Körfezi'ndeki Arap müttefikler uzun zamandır sadece ABD tarafından sağlanan kendi güvenliklerinde sorumluluğun kendilerine düşen payını yerine getirmeye hazır olmalıdırlar. Ellerinde doğru dürüst silah olmayan Yemen Ensarullah hareketi kısa bir süre önce Kızıldeniz'de Suudi Arabistan'a ait bir savaş gemisini yerli yapım bir füzeyle yok etmeyi başarmıştı. Bu olay gerçekleştiği sırada Yemen tümden bir ambargo altındaydı; deniz, hava ve karadan kuşatılmış durumdaydı. Yani Suudi Arabistan ile yapılan silah satış anlaşması ile Suudilere gönderilen mesaj Yemen'de çılgınca işlenen savaş suçlarının görmezden gelinmesi ve Yemen'e karşı savaşan Suudi Arabistan güçlerinin kuvvetlendirilmesi konusunda ABD'nin ne kadar hevesli olduğudur.
Suriye'deki İran ve Rusya'ya verilen işaret
İran, Rusya ve Suriye'yi bir araya getiren ittifak hiç şüphesiz ki bu üçlüyü Suriye'nin askeri ve siyasi gelişiminde avantajlı bir konuma getirmiştir. Bunun sonucunda da Suriye yönetimine karşı çalışan Batı-Arap ittifaki karşısında bu üçlü savaşın seyrinin belirlenmesi ve Suriye'nin geleceğinin şekillendirilmesi konusunda daha büyük bir potansiyel taşımaktadır. Diğer yandan da Suriye'deki militanların krizin başından beri en önemli para ve silah sağlayıcılarının Suudi Arabistan ve Katar olduğu açıktır. Bu konu da düşünüldüğünde yeni anlaşma ile Suudi Arabistan Esad karşıtı güçleri daha iyi donatabilecek bir hale gelecektir. Ayrıca özellikle füze gücü sayesinde İran'ın Fars Körfezi'ndeki diğer ülkelere askeri üstünlüğü de göz önüne alınırsa Trump ekibinin isabet oranı yüksek füzeleri Suudi Arabistan ve diğer Fars Körfezi Arap ülkelerine göndererek bu üstünlüğü azaltmaya çalıştığı söylenebilir.
KUDÜS HABER
Yorumlar (0)